Nilsu Süheyla Irmak
ANKARA/Gölbaşı
13.6.2021
DOĞA NEFES ALAMIYORSA BİLKİ YAKINDA BİZDE ALAMAYACAĞIZ.
Eğer bunun farkında olsaydık. Bu güzel gezegen’e gözümüz gibi bakardık. Cennet Ülkemizin Marmara denizi can çekişiyor. Yakında bu tüm denizlere yayılırsa bu korkunç facianın farkında mısın? Ya bu tüm elementleri, toprak, ateş, havayı da etkiliyorsa. İçtiğin suyu da etkiliyorsa düşün bakalım. O deniz salyası senin kanında da aşama, aşama dolaşıyorsa. Ya bu hepimizin sağlığını direk etkiliyorsa. Bunun farkında mısın? Nasıl olsa birileri bir çözüm üretir deyip, görmezden mi geliyorsun. O zaman sözüm yok.
Hadi sağlığına özen gösteren, farkında olan, doğaya özen gösteren arkadaşlar; hep birlikte, ya da bireysel ne yapabiliyorsanız. MARMARA DENİZİNE ŞİFA AKTARMAYA BAŞLAYALIM MI?
Dua etsen de, ışık odaklaşanda, İnsanları bilgilendirsen de, her şey olabilir. Yeter ki odağının doğaya döndür. Sevgini ilgini bekliyor. Şifacılar zaten böyle bir uyarı ya da davete gerek kalmadan sessiz ve derinden ya da açık açık çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ben çocukluktan beri düzenli sanki Yaradan’a ibadetmiş gibi otomatik ve içten yapıyorum. Her güm elementlere teşekkür ederim, yönleri, manyetik ağı, toprağı güneşi selamlar, Varlıklarına şükrederim. YARADA BİZE VERDİKLERİ İÇİN MİNNETTARLIĞIMI BİLDİRİRİM. Yediğim, içtiğim her şeyi kutsar, ona ulaşabilme gücüme, onun sorama gelene kadarki aşamalarında kimlerin emeği, enerjisi geçmişse hepsine minnettarlığımı yollarım. Ekene, biçene, toplayana, taşıyana, pişirene, taşırana, kendi Yüce Benime, sahip olduğum alma gücüme ve afiyetle yerim. Yerken de bedenimde şifa yaratmalarını isteyerek yerim.
Şükürler olsun ki çocuklukta doğanın öneminin bilinci aileleri tarafından öğretilmiş nesilden geliyorum. Bir tane çöpümü sokağa, doğaya bırakmadım, atamam, onu çantama koyar eve getirir çöpe atarım. Yediğim meyvelerin çekirdeklerini çöpe atamam, mutlaka çıksın, çıkmasın doğaya savururum. Çiçek koparacaksam, meyve sebze toplayacaksam ruhundan izin ister, özür dilerim. Evet, doğa bizim için var. Olabilir onunda canı ve ruhu var. Onurlandırılması her şeyden izin alınması gerekir.
Anlatılacak, paylaşılacak çok şey var. Doğanın Gizemi onunla iletişime geçtiğinizde sizi büyüleyecektir. Bunun hazzı, coşkusu hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Tüm moleküller seninle konuşur. Ağaç konuşur, su konuşur, toprak konuşur. Bilgi aktarır. Pazardaki sebzeler ve meyveler seninle konuşur. Ağaç kovuğundan başını dışarı çıkarmış yılan seninle konuşur. Sendeki sevgiyi algılar ve yolundan çekilir. Meditasyon yaparken gelip ayaklarının dibinde uzanır onu fark etmezsin bile, senden o anda akan yargısız sevgi enerjine çekilmiştir. Senden ona zarar gelmeyeceğini, senin enerji alanını okuyarak bilmektedir. Sen gözlerini açtığında süzülüp gider. Doğada, Gezegende, Evrende her zerre Bilinç sahibidir. İnsanında, onda da olan BİLİNCE UYANMASI İÇİN NELER MÜMKÜN?
Şu an Gezegen acılar içinde kıvranıyorsa bilin ki bizim tüm hastalık, yokluk, yaşadığımız her şey ondan kopyaladığımız onun acılarıdır. Çünkü GEZEGEN VE İNSAN BİR VE BÜTÜNDÜR. Gezegende ne varsa bedenlerimizde aynısı vardır. Sadece bunun BİLİNCİNDE OLMAK davranışlarımızı, alışkanlıklarımızı kolaylıkla değiştirecektir diye algılıyorum. VE ÇOCUKLAR DOĞADA EĞİTİLMELİDİRKİ BU BİLİNCE ERKEN YAŞTA ERİŞEBİLSİNLER.”AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR.”
Sevgi ve ışığınıza uyanmanız dileklerimle
kuantumsifa.net